8 Kasım 2013 Cuma

Yaşlıların ellerinde çıkan lekeler hakkında doğru bilinen yanlışlar


Hemen hemen her yaştan kadınların en çok şikayetçi olduğu cilt problemlerinden biri hiperpigmentasyon, ya da daha bilinen adıyla, deri renginin değişimidir. Özellikle bu değişim, deri renginin koyulaşacağı şekilde olması, rahatsızlığın ana sebeplerindendir. Hiperpigmentasyon doğum lekelerinden akne yaralarına kadar birçok farklı şekilde görülebilir ve birçokları tarafından görüntüyü bozan ve rahatsız edici olarak değerlendirilir.


Kimi zaman karaciğer lekeleri olarak da bilinen yaş lekeleri, özellikle 40 yaşının üzerindeki kadınların arasında oldukça yaygın olan bir hiperpigmentasyon örneğidir. Yaş lekeleri, kahverengi, gri veya siyah gibi birçok farklı renkte oluşup öbeklenen çiller olarak tanımlanabilir. Genellikle düzdürler ve yüzde, kolda, omuzlarda ve ellerde oluşurlar. Yaş lekeleri ne kadar yaygınsa, onlarla ilgili mitler de o kadar yaygındır.


Mit-1: Yaş Lekeleri Yaşlanma Sonucu Oluşur.

Her ne kadar ismi aksini iddia ediyor olsa da, yaş lekelerinin yaşlanmayla doğrudan bir ilgisi yoktur. En azından güneşle olan ilgisi düşünüldüğünde, yaşlanma ile ilgisi önemsenmeyecek kadar azdır. Yaş lekelerinin oluşumun doğrudan sebebi, güneşten gelen mor ötesi ışınların yıl boyunca vücudumuzdaki etkisidir. Bu ışınlar, derinizde bulunan ve deri tonunuzu, göz renginizi, saç renginizi belirleyen melanin kimyasalının tepkimeye girmesine neden olurlar. Güneşin altında olmak, derinizin rengini koyulaştırarak sizin bronzlaşmış şekilde görünmenize neden olur. Yeni deri hücreleri yüzeye ulaştıkça (ve güneşin altında durmayı bir süredir bıraktıysanız), koyu deri rengi giderek açılır ve normale dönersiniz. Ne yazık ki sizler yaşlandıkça, derinizin eski haline dönme becerisi giderek azalır ve bu sebeple 20 yaşlarınızda tüm deriniz eski haline dönebilirken, ilerleyen yaşlarınızda sadece bir kısmı eski haline dönebilir ve geride yaş lekelerini bırakır. Dolayısıyla yaş lekeleri, yaşlandığınız için değil, yaşlanmanız sonucunda derinizin güneşe olan tepkisinin değişmesi sonucu oluşur.


Mit-2: Kanser

Yaş lekeleri ile ilgili bir diğer mit de, kötü huylu tümörlere, yani kansere neden olması ve hatta kendisinin kanserli hücreler olması yönündedir. Hayır, yaş lekeleri kanserli hücre değildirler; ancak duruma göre "kötü huylu" olabilirler, daha doğrusu kanserle ilgili olumsuzluğa neden olabilirler: eğer güneş altına korunmaksızın çıkarsanız, vücudunuzdaki yaş lekeleri artabilir ve bu durum, melanomanın, yani deri kanserinin erken teşhis edebilmemizi sağlayan siyah benlerin görülmesini zorlaştırabilir. Belli başlı farklılıklar haricinde deri kanserine sebep olan hücrelerle yaş lekeleri büyük oranda benzerdirler ve bu sebeple deri lekeleri, teşhisi zorlaştırabilir. Ancak yaş lekelerini doğrudan kanserle ilişkilendirmek tamamen hatadır.


Mit-3: Karaciğer

Birçokları halen yaş lekelerini "karaciğer lekeleri" olarak isimlendirse de, bu lekelerin karaciğerinizle hiçbir alakası yoktur. Yaş lekelerinin karaciğer hastalıklarının bir semptomu olmadığı bilinmektedir; ancak bu iddia, halen güncel bir yanlış anlama olarak halk arasında bulunmaktadır. Halen birçok insan yaş lekelerinin karaciğerin renginde ve şeklinde olduğunu iddia etse de, aslında bu lekeler her boyda ve şekilde olabilirler. Dolayısıyla bu lekeleri karaciğeriniz ile ilişkilendirmek bir hatadır.


Mit-4: Yaş Lekeleri Kaçınılmazdır!

Tam tersine, yaş lekelerinden korunulabilir. Güneş altında kalacağınız zaman, geniş spektrumlu ve yüksek koruyucu faktörüne sahip güneş kremlerini düzenli olarak kullanarak bu renk bozukluğunun önüne geçebilirsiniz. Her iki saatte bir bu kremleri uygulamayı unutmayın! Özellikle bazı problemli bölgelere (yüz, kollar, omuzlar ve eller) önem vermeniz gerekirken, güneş altında düzenli olarak kalacak diğer bölgeleri de korumak gerekmektedir. Eğer güneş kremi kullanmayı bir alışkanlık haline getirirseniz, sorun kalmayacaktır.


Mit-5: Yaş Lekeleri Kalıcıdır!

Tam olarak değil, hayır. Eğer ki bu lekelere sahipseniz ve size rahatsızlık veriyorsa, bunların görünümünü azaltacak bazı tedaviler mümkündür. Elbette bunlardan en kolayı, içerisinde deri renginin açılmasına neden olan C Vitamini, retinol ve hidrokuinon gibi kimyasalları barındıran kremler ve serumlardır. Ancak bu ürünleri kullanmadan önce, doktora danışmanızda kesinlikle fayda vardır. Ayrıca unutmayın, bu ilaçların etki etmesi kimi zaman 6 haftayı bulabilmekte ve geçmektedir; dolayısıyla hemen "işe yaramaz" olarak yaftalamamakta fayda var. Bunlar haricinde ayrıca kimyasal bazı yöntemler ve lazer tedavileri de mevcuttur ve bunlar çok daha hızlıdır. Ancak tabii ki, bunların tek bir seansının masrafı, ömrünüz boyunca kullanabileceğiniz kadar güneş kremi masrafına eşit ve hatta çok daha fazla olabilir. Bu yöntemlerden hangisine başvuruyor olursanız olun, güneş altına çıkarken güneş kremi kullanmaya devam etmeniz gerektiğini unutmayın. Ayrıca bunları uygulamadan önce doktorunuza gitmeyi de aklınızdan çıkarmayın.

Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)



Kaynak: http://evrimagaci.org/fotograf/56/4233/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder